ANLAMAK VE ANLATMAK…
Otuz yıla yaklaşan meslek hayatımda imkan buldukça Belediye meclislerini izleyip şehir adına kimin ne söylediğini, neyi nasıl takip ettiğini ve hangi konularda nasıl bir duruş sergilediğini gözlemlemeye çalıştım.
Kavgalı, gürültülü, vatandaş tarafından basılan birçok meclis toplantısı gördüm ancak oylama esnasında yeterli çoğunluğa ulaşılamayınca bir meclisin resmen tatil edildiğine ilk kez şahit oldum.
Antalya Büyükşehir Belediye Meclisi Pazartesi günü önergeler hariç, 108 maddeyi görüşmek üzere olağan toplantısı yapıldı.
Daha doğrusu yapılmaya çalışıldı mı, yoksa yarım yamalak mı yapıldı bilemedim.
Gündemin 31. Maddesine gelindiğinde bir hareketlenme bir kıpırdanma başladı ki sanki içeride yangın veyahut sadece meclis üyelerinin oturduğu yerden hissedilen bir deprem var diye düşünmeden edemedim.
Bu gündem maddesine kadar neredeyse birçok madde oy birliği ile geçerken bu madde de tabiri caizse oy verecek meclis üyesi bulamadılar.
Çünkü ilgili maddenin oylamasında salonda 73 meclis üyesi olmasına rağmen sadece 36 üye evet oyu verince salt çoğunluk elde edilemedi.
Duruma müdahale eden Konyaaltı Belediye Başkan Yardımcısı ve Büyükşehir Meclis üyesi Şevket Korkut oylamada karışıklık olduğunu ve hazirun yoklamasının yeniden yapılmasını talep etti.
Yeniden yapılan hazirun oylamasında ise sadece 46 meclis üyesi hazır olduğunu belirtince salt çoğunluk olan 54 rakamı bulunamadığı için meclis üç gün içerisinde yeniden toplanmak üzere kanunen tatil edildi.
Bu kadar hareketlenmenin ve meclisin tatil edilmesinden sonra ister istemez o maddenin altında bir bit yeniği mi var, nedir insanları oy kullanmaktan imtina ettiren şey ? diye başladık araştırmaya…
Bazıları Konyaaltı bölgesindeki bir alana devasa binalar yapılacak, şehrin silüeti bozulacak, birileri buradan sağlam rant götürecek derken bazıları da Belediye birilerine imar peşkeşi çekiyor, buradan ne pay alıyorlar acaba gibi iddialar ortaya koymaya başladılar.
Tabi ki belgesi olmadan söylenen sözlere inanacak kadar tecrübesiz veya söylenen ilk söze inanacak kadar da saf değiliz.
Yaptığım araştırma neticesinde bir firmaya imtiyaz tanınmadığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kat serbestliği olan adalar için Temmuz 2020 tarihine kadar kat adedinin belirlenmesinin zorunlu olduğunu belirten yazısından sonra mecburi karar almaktan ibaret olduğunu, bu uygulamanın da sadece Konyaaltı’nda değil tüm ilçelerde yapıldığını öğrendim.
Belediye Meclislerince karar alınmadığı takdirde kat serbestliği bulunan adalarda kat adedinin ilgili bakanlıkça belirleneceğini de belirteyim.
Bu arada kamuoyunda rezidans, avm veya lüks otel yapılacak denilen bölgenin ise 1991 yılında Antalya Belediyesi tarafından planlandığını ve o plan çerçevesinde hak sahiplerinin geçtiğimiz yıl Haziran ayında ruhsat aldığı bilgisine de ulaştım.
Yani işin aslını araştırdığınız zaman, olayların kamuoyuna yansıyandan çok farklı olduğu, işin iç yüzünün hiç te dillendirildiği gibi olmadığını net olarak anlayabiliyoruz.
Peki bu konuda ilgili hak sahibi ne diyor, mecliste yaşanan veya kamuoyuna yansıyanlarla ilgili ne düşünüyordu?
Onu da öğrenebilmek adına firma sahibi Eyüp Mavi’yi aradım ve yoğun iş temposu arasında kısa da olsa bir görüşme gerçekleştirdim.
Genç yaşına rağmen kararlı, iddialı ve kendince çok sistemli bir şekilde çalışan Avrupa’nın da çeşitli ülkelerinde yatırım yapan birisi olduğunu öğrendiğim Fenix Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Mavi, yaşanan tartışmaların tamamen dışında olduğunu ifade etti.
2017 yılında bu alanı satın aldığını ve o günden bu yana yapacağı yatırım için çeşitli ülkelerde proje çalışması yaptığını ve nihai kararı verdikten sonra ruhsat müracaatı yaptığını ifade eden Mavi, Haziran ayında ruhsatı alarak çalışmalara başladığını söyledi.
Mavi, sadece mecliste yaşananları değil, kamuoyundaki gelişmeleri de yakından takip ettiğini, ancak kente kazandıracağı girdi ve sağlayacağı istihdamı düşündüğünü belirterek “Hiçbir tartışmanın içerisine girmeden, kazanılmış haklarımı sonuna kadar kullanmak ve istihdam sağladığım insanların sorunsuz bir şekilde evlerine ekmek götürmesinin derdindeyim. Benim amacım ülkeme döviz girdisi sağlamak ve olabildiğince insana iş imkânı sunabilmek” diye de konuyu özetledi.
Görebildiğim kadarıyla da aslında herkes her şeyi biliyor, ancak kimse bir şey bilmiyor.
Anlatılmaya kalksa ne olur derseniz cevabı Hz. Mevlana vermiş
“Siz ne kadar anlatırsanız anlatın karşıdakinin anladığı kadardır” …